Friday, April 20, 2007

EXOPOLİTİCS; İNSAN RUHUNUN GELECEĞE YOLCULUĞU

EXOPOLİTİCS; İNSAN RUHUNUN GELECEĞE YOLCULUĞU


Farah Yurdozu

EXOPOLİTİCS dünya insanının evrende var olan Uygarlıklarla olan iletişimine açılan yeni bir pencere. Extra Terrestrial ( Dünya Dışı ) ve Politics ( Politika ) sözcüklerinin birleşmesiyle ortaya çıkan kavram insanın evrendeki yerini ruhsallık ve bilim çerçevesinde sorguluyor.

UFOLOJİ artık sadece “Tanımlanamayan Uçan Cisimler” meselesi değil. Modern UFOLOJİ insan ırkının evrensel uygarlıklarla olan iletişimine önem veriyor. Aslında dünya dışından gelen fiziksel varlıklarla yakın temas her çağda mevcuttu. Ama 2000’li yıllar insanın ruhsal ve zihinsel kapasitesini evrene layık bir seviyeye getirmek zorunda olduğu bir süreç. Dünyanın ve insan ruhunun evrimi ile UFO kavramı arasında yakın bir bağ var. Kısacası dünya ruhsal evrimde ne kadar ileri giderse UFOloji de o kadar etkin hale geliyor. Yakın temaslar, UFO gözlemleri artıyor. Hatta belki evren kapıları, yani kozmik enerji noktaları açılıyor.

Bugün uluslararası alanda Exopolitics akımının öncülüğünü yapan iki isim var; Dr.Alfred L.Webre ve Dr.Michael Salla. Dr.Alfred L.Webre Exopolitics’in kurucusu olarak kabul edilse de o bu ünvanı ünlü fizikçi Nikola Tesla’ya bırakmaya kararlı. Nikola Teslanın Mars gezeninden gelen sinyalleri alan ilk bilim adamı olduğu görüşünde. Dr.Alfred L.Webre çok deneyimli bir hukukçu, öğretim üyesi ve futurist. 1977 yılında başkan Jimmy Carter yönetiminde “Uzaysal Varlıklarla İletişim” adı altında bir program başlattı. Yani 1970’lerde Amerikan Hükümeti uzaylılarla yakın temas konusunu başkanlık düzeyinde ciddi bir şekilde ele alıyordu.

Bu program sona erdikten sonra Stanford Araştırma Enistitüsü ( SRI ) yeni bir araştırma başlattı: Remote Viewing, ya da “uzağı görme”. Bizde “duru görü” şeklinde adlandırılan bu yöntem kontrollü bir medyumluk çalışması. Alfred L:Webre SRI’deki Remote Viewing uygulamalarının öncüsü oldu. Amaç çok iyi yetiştirilmiş medyumlar sayesinde başka gezegenlere astral seyyahat yapmak, var olan uygarlık ya da zihinlerden bilgi almaktı. Ülkemizde de çok iyi tanınan medyumlar İngo Swann ve Uri Geller bu prorgamın bir parçasıydılar. Duru görü konusunda laboratuar şartlarında yetiştirilen çok sayıda medyum Mars, Jüpiter gibi gezegenlerin yüzeyini, atmosfer şartlarını, bazı Uygarlıklardan geriye kalan yapıları ayrıntılarıyla anlattılar. Duru Görü 1990’lara kadar askeri ve savunma amaçlı da kullanılıyordu. Ama bizi asıl ilgilendiren yanı son derece ciddi bilimsel bir kuruluş olan Stanford Araştırma Enistitüsünün uzaysal uygarlıklarla temas kurma aşamasında medyumlara verdiği önem ve tabii bu projeye ayrılan büyük miktarlardaki bütçe.

Medyumsal uygulamaların dışında bugün Exopolitics akımının çok önemli bazı temel hedefleri daha var; mesela uzayın silahsızlandırılması ve güvenli bir ortam haline getirilmesi gibi. Aynı şekilde dünyada ve güneş sisteminde yer alan diğer gezegenlerde eşit yasa ve düzenlenlemelerin uygulanması. Kısasacı evrensel hukuk kurallarının eşit düzeyde yerine getirilmesi. UFO temasını bir askeri gizlilik ve savunma konusundan çıkartıp eğitim, sosyal ve ruhsal bilinç düzeyine getirmek, gibi.

Dr.Alfred L.Webre ile yaptığım bir söyleşide kendisine aklımı kurcalayan bazı soruları yönelttim;
Uzaylı ziyaretçilerin dünyada varlıklarını gizlemeden açıkça yaşadıkları bir gelecek düşünün. Kuşkusuz dünyalı ve uzaylılar arasında evlilikler de olacaktır. Ve belki de çoktan beri planlandığı gibi bu karma evliliklerden çocuklar doğacak. İşte o zaman güneş sisteminin her yerinde geçerli hukuk kurallarına ihtiyaç duyacağız. Bu evlilikler nerede ve nasıl geçerli sayılacak? Çocuklar yasal olarak dünyalı mı kabul edilecek? Yoksa artık çok daha evrensel bir kimlik kazanmamızın zamanı geliyor mu?

“Hybrid” yarı uzaylı yarı insan özelliği taşıyan çocukların varlığı epey zamandır biliniyor. Belki de gelecekte Hybrid çocuklar uzay gemilerinde ya da gizli yeraltı üslerde saklanmak zorunda kalmayacaklar. Ama tüm bunların günlük yaşamın bir parçası olması için insanın evrenselliğe yaklaşması gerekiyor.

Dr.Alfred L.Webre deneyimli bir araştırmacı olarak insan ırkının eğer isterse kendine hayal ettiği gibi bir gelecek tasarlayabileceğini iddia ediyor. Yani uzaysal ırklarla açık temas kurmayı ve UFOların sırrını çözmek istiyorsak bunu gerçekten yapabiliriz. Ama öncelikle dünyayı bir savaş gezegeni olmaktan çıkartıp uzaysal silahlardan kurtulmamız gerekecek. Ve süreci hızlandırmak bizim elimizde. Webre dünya insanının bir Uzay Çağı toplumu olması gerektiğini söylüyor.

Bir diğer araştırmacı Dr.Michael Salla ise aynı doğrultuda Birleşmiş Milletler ile işbirliği yapılması görüşünde. Dr.Salla Dünya Dışı varlıklarla yapılacak temasların gizlilik ve korku içinde değil, açıkça, hükümetler seviyesinde ve diplomasi alanında olması gerektiğine inanıyor. Tamamen barışçı ve ruhsal amaçlara hizmet eden bir doğrultuda kurulan Exopolitics Enistitüsü yıllık konferanslar veriyor ve sürekli yayınlar yapıyor. Örneğin Haziran 2006’da düzenlenen konferansda pek çok katılımcı ortak bir deklarasyona imza attı.

Exopolitics Institute web sitesi için Türkçeye çevirdiğim deklarasyon şu maddeleri içeriyor; http://www.etworldpeace.com/Hawaii-Declaration-Tu.htm


Biz, 9-11 Haziran 2006 tarihlerinde Hawaii, Kailuna-Kona’da düzenlenen Dünyadışı Uygarlıklar & Dünya Barış Konferansına katılan / destek veren sahış ve kuruluşlar,

Dünyadışı Uygarlıklar ile kurulacak uyumlu ilişkiler ve dünya barışını destekleyen bir gurup yurttaşız,

Dünyadışı Uygarlıkların varlığını gösteren yoğun kanıtlara, kişiler ve hükümet yetkilileri ile kurdukları genel olarak barışçı iletişimleri dikkate alarak,

Dünyadışı Uygarlıklar tarafından sağlanan bilgelik, bilgi, kültür ve teknolojinin insanlıkla paylaşımının derin anlamından aldığımız ilhamla,

Bu uygarlıkların insanlığın gelişimini ve dünya insanlarının kendi aralarında süregelen barış arayışını uzun zamandır ilgi ile izlediklerini düşünüyoruz,

Ayrıca bu uygarlıkların açık temas ve barışçı işbirliği sağlanmasi için dünya çapında nükleer silahların yok edilmesini bir gereklilik olarak gördüğü hatırlanmalıdır,

Birleşmiş Milletler yetkililerini uluslararası uzayın barışçı keşiflerde kullanılması, atmosferik ve denizaltı nükleer denemelerinin, uydumuz Ay ve diğer gezegenlerde olası düşmanca uygulamaların yasaklanması konusunda kararlar almaya davet ediyoruz,

Gezegenimizi ziyaret eden Dünyadışı Uygarlıklar hakkında çok sayıda sivil vatandaş ve sivil kurulusların desteklediği girişimleri gözönüne alarak,

Bu deklarasyonun Dünyadışı ziyaretler konusunda benzer ya da ayrı görüşe sahip çevrelerde daha geniş çaplı, halka açık bir diyalog için başlangıç noktası olarak kullanılması amacındayız,

2006 yılında düzenlenen Dünyadışı Uygarlıklar ve Dünya Barış Konferansında konusmacılar, konferans yönetici ve katılımcıları ile oy birliği sonucunda şu kararlara vardık,

Dünyadışı Uygarlıklar ile Barışçı ilişkiler kurma esaslarına saygı çerçevesinde:

1. İnsanlığın Dünyadışı Uygarlıklarla Barış ve işbirliğine dayalı bir beraberliğe girme amacını doğruluyoruz.

2. Birleşmiş Milletlerin Barışa yönelik uzay çalışmalarını, BM, uluslararası kongreler ve ABD.Kongresinin uzayın silahlardan arındırılması ve uzayda silahların yasaklanması girişimlerini destekliyoruz,

3. Bireylerin her durumda Dünyadışı Uygarlıkların temsilcileri ile resmi olmayan diplomasiler dahilinde açık temas kurma hakkı olduğu görüşündeyiz,

4. Sivil toplumların Dünyadışı Uygarlıklar ile kabul edilebilir protokoller
( davranış standartları ) geliştirme ihtiyacını, bu protokollerin tüm insanlığın arzusunu temsil etmesi gerektiğini ve tüm ulusların barışa dayalı ilişkiler kurmak amacıyla birlik içinde çalışmalarının şart olduğunu beyan ediyoruz,

5. Dünyasal, kozmik ve yaşama dost teknolojilerin doğru yönde kullanılmaya teşviki ve bu teknolojilerin herkes tarafindan elde edilmesi için Dünyadışı Uygarlıklarla işbirliği yapılması görüşündeyiz.

Dünyanın ekolojik sağlığı ve biyolojik çesitliliğini dengelerken bu amaçta Dünyadışı Uygarlıkların da bize yardım etmeleri arzusundayız.


Ve bizi iyi niyetle ziyaret eden Dünyadışı Uygarlıklara yönelik hoşgeldin mesajımızı duyurmak istiyoruz.



* * *

Gördüğünüz gibi Exopolitics akımı sadece dünya insanını değil dünya hükümetlerini de UFOlar konusunda bilinçli olmaya davet ediyor. Türkiyede medya UFOlar konusuna çok tarafsız yaklaşır. Ülkemizde ne zaman bir UFO gözlemi olsa ilgili haberleri ertesi gün gazetelerde ve TV haber bültenlerinde izlemek mümkündür. Ancak bizim dışımızdaki ülkelerde durum daha farklı. Son zamanlarda Fransa, Brezilya ve Meksika hava kuvvetleri UFO gözlemlerine biraz daha net ve ciddi yaklaşmaya başladı. Yine de pek çok ülkede UFO gördüğünü iddia eden bireyler alaya alınıyor ve toplumdan soyutlanmaya çalışıyor. Resmi organlar UFOların gerçekliğini kabul etmeyince de durum daha tehlikeli bir hal alıyor. UFO konusunu çıkar sağlamak için malzeme yapan sahtekarlar, öte yanda uzaylıların kendini lider, elçi, peygamber seçtiği iddiasıyla tarikat kuranlar her yerde var. Yani artık UFOlojinin amatör araştırma kulüpleri ve yarı felsefi yarı bilimkurgusal tarikatların olumsuz etkisinden temizlenmesi lazım. Exopolitics ruhsal, metafiziksel, hukuksal ve politik düzeylerde çalışmalar yaparak UFOlojinin evrimleşmesini de sağlıyor.
Şimdi Exopolitics dünya insanını kendi geleceğini şekillendirmeye davet ediyor. UFOların varlığının bir sır olmaktan çıktığı ve insanın evrensel kimliğini kazandığı, ruhsal değerlerin hakim olduğu bir geleceğe.

Dr.Alfred L.Webre’in yazıları ve web sayfası için:
http://www.exopolitics.com/
http://www.peaceinspace.net/

Dr.Michael Salla’nın yazıları ve websayfası için:
http://www.exopolitics.org

ROSWELL OTOPSİ FİLMİNDE SON

ROSWELL OTOPSİ FİLMİNDE SON

Farah Yurdözü


Roswell otopsi filmini hatırlar mısınız? Yaklaşık on sene önce Türk ve dünya basını, televizyonları bir uzaylı cesedinin otopsi görüntülerini tekrar tekrar yayınlamış ve bizler de bu görüntülerin gerçekliği üzerinde çok konuşmuş epey de yazılar yazmıştık.
Konuya yabancı olanlar, ya da unutanlar için kısa bir hatırlatma yapmak istiyorum. İddialara göre Temmuz 1947’de ABD’nin New Mexico eyaletinde bir UFO kazası yaşandı. UFO Roswell kasabasında bir çiftlik arazisine çakıldı, kısmen parçalandı. Yetkililer ve Amerikan ordusu olaya el koydu. UFO ile ilgili haber önce basın organlarına duyuruldu ancak daha sonra yine aynı yetkililer tarafından yalanlandı. Söz konusu cismin UFO değil bir hava balonu olduğu söylendi. Oysa yere çakılan UFO’yu ve içinden çıkan Dünya Dışı varlıkları gören çok sayıda tanık vardı. Üstelik tanıklar kazadan sağ olarak kurtulan uzaylı varlığı ve ölen arkadaşlarının cesetlerini de görmüşlerdi. Yıllar içinde Roswell UFO kazası hakkında bilgiler dışarı sızdı ve ölü uzaylılara askeri adli tabibler tarafından otopsi yapıldığı ileri sürüldü. Böyle bir otopsi belki de dünyada ilk kez gerçekleşiyordu ve doğal olarak belgelenmek üzere filme alındı. Ve yine aynı gizlilik perdesi ardında efsanevi otopsi filmi ortadan kayboldu.
1990’lı yıllara gelindiğinde ise kayıp otopsi filmi garip bir rastlantılar zinciriyle yeniden hayatımıza girdi. Film İngiliz asıllı TV yapımcısı Ray Santilli’nin elindeydi. Santilli dünya çapında UFO araştırmalarına ve yoğun tartışmalara en kesin cevabı verecek nitelikte olan bu önemli kanıtı göstermeye hazırlanıyordu. Yaptığı açıklamaya göre 1992 yılında Amerikada Elvis Presley hakkında araştırma yaparken eski bir ordu kameramanı ile tanıştı. Kameraman Jack Barnett otopsi filminin kendisinde olduğunu ve isterse Santilli’ye satabileceğini söyledi. Santilli filmi gördü ama parasal sorunlar nedeniyle üç sene sonra satın alabildi. Haber yayılmaya başlamıştı. İngiliz basını Santilli’ye film karşılığında 50.000 pound ödemeyi teklif etti. Santilli pek aceleci davranmıyor ve filmin önce uzmanlar tarafından incelenmesi gerektiğini, zamana ihtiyacı olduğunu söylüyordu.
Film 1996’da dünya TV’lerinde gösterilmeye başlandı. Ve tabii Türkiye’de de bütünüyle değilse de kısmen yayınlandı. Ben bu nedenle filmin tamamını İspanya’dan getirtip izledim. Ve gördüklerim karşısında epey şaşırdım... benimle aynı düşünceler içinde olanların sayısı az değildi...

Öncelikle otopsi masasında yatan ve ölü uzaylı olduğu iddia edilen varlık, nasıl desem, ilk bakışta pek de inandırıcı gelmiyordu. Roswell kazasına tanık olanlar ve daha sonra uzaylılarla yakın karşılaşma deneyimi yaşayanlar onları çok belirgin şekilde tarif ederler. Tanımlar birbirinin aynıdır; vücuda göre çok iri bir baş, kocaman siyah gözler, incecik bir boyun, gri renkte bir ten, çok ince ve bedene göre uzun kollar, yine çok ince bacaklar ve narin bir beden. “Narin bir beden!”. Şimdi bir an için otopsideki uzaylıya bakalım; orta boylu, tıknaz, kolları bacakları sanki aletli jimnastik çalışmış gibi kaslı, kalın boyunlu, kocaman göbekli bir varlık. Üstelik başı da vücudun diğer taraflarına göre hiç büyük değil, bayağı normal ölçülerde. Ayrıca bu varlığın her iki eli de avuçları yukarı gelecek şekilde ve aynı konumda duruyor. Neden iki el de kalıp gibi aynı şekilde? Bunlar benim aklımı kurcalayan ve filmin gerçekliğinden şüphe duymama neden olan ilk izlenimlerdi. Hatırlarsınız, Amerika, Avrupa ve Japonya’dan pek çok UFO araştırmacısı, adli tabib, patalog, görsel uzmanlar, teknik donanıma sahip yapımcılar filmi izleyip kuşkularını belirttiler. UFO araştırmacıları ikiye bölündü, bir gurup filmin gerçekliğini savunuyor, diğerleri ise yazık ki inandırıcı olmadığını söylüyorlardı. Belki film gerçekten 1947’de yapılan bir otopsiden alınmıştı ama oradaki varlık acaba gerçekten uzaylı mıydı? Garip bir sağlık sorunu ya da tıbbi deney sonucunda şekli bozulmuş bir insana ait olabilir miydi? Dahası teknik ve görsel uzmanlar otopsi odasında 1947 yılında henüz kullanılmayan spiral telefon kordonu gibi bazı ayrıntılara dikkat çektiler. Otopsi tekniği de garipti. Mesela göğüs açıldığında içinden her türlü organ çıkmıştı ama göğüs kafesi yoktu.
O dönemde ben dergi yazılarımda, “UFO GERÇEKLERİ VE YALANLARI” isimli kitabımda, katıldığım televizyon programlarında ve konferanslarda şöyle dedim;
“1947 Roswell UFO kazasının gerçek olma şansı yüksek. Ölen uzaylılara otopsi yapıldığına da inanıyorum. Ama Ray Santilli tarafından ortaya sürülen bu film gerçek olamaz.”
Çok iyi hatırlıyorum, konferans ve söyleşilerde epey eleştiri almıştım. Ön sıralarda oturan bazı hanım dinleyiciler beni onaylamıyor ve filmin gerçekliğini savunuyorlardı. Acaba bunu yaparken ellerinde nasıl bir kanıt vardı hala merak ederim. Sanırım herhangi bir görüntünün sadece televizyonda yayınlanmış olması onlar için ikna ediciydi..

Ray Santilli Sahtekarlığı İtiraf Ediyor
Neyse aradan zaman geçti, Roswell otopsi filmi de güncelliğini kaybetti. Ama Nisan 2006’da beklenmedik bir şey oldu. Ray Santilli her şeyi itiraf etti. Otopsi filminin düzmece olduğunu ve bütün bunları ortağıyla birlikte hazırladıklarını anlattı. Dediğine göre gerçek otopsi filmini Amerika’da izlemiş ve üç yıl sonra satın alarak Londra’ya götürmüştü. Ancak toplam 22 bobinlik film kutularını açtığında %95’inin işe yaramaz hale gelip paslandığını gördü. Geri kalan %5’i de çok kötü durumdaydı. İşte bu nedenle TV yapımcısı Santilli ve ortağı orijinaline bakarak filmi yeniden çekmeye karar verdiler. Onlara göre yaptıkları şey sahtecilik değil sadece küçük bir onarımdan ibaretti. Tabii öncelikle bu filmde ölü uzaylıyı oynayacak bir şey bulmaları gerekiyordu. Santilli hemen bir heykeltraş ile anlaştı. John Humphreys adındaki bu sanatçı tarife pek de uygun olmayan uzaylıyı lasteksten üretti. Otopsinin inandırıcı olması için kafatasına bir koyun beyni yerleştirdi. Yaralı bacak için ise kuzu budu ve tavuk eti parçaları kullandı. Çekimler 1947’de yaygın olan modele yakın bir kamera ile yapıldı. Uzaylı maketinin hazırlanması üç buçuk hafta sürdü. Set Londra’daki bir teras katta hazırlandı. Oyuncular Ray Santilli, ortağı Shoefield, heykeltraş Humpreys ve Gareth Watson idi. Humpreys otopsiyi uygulayan doktor rolünü oynadı. Gareth Watson camlı bölümün arkasında duruyordu. Ray Santilli UFO kazasından ele geçen panel, üzerinde hiyeroglif benzeri yazılar bulunan parçayı da filmdeki orijinaline bakarak kopyalarını yaptıklarını anlattı. Çekimden sonra uzaylı maketi küçük parçalar halinde kesildi ve bazı iddialara göre yakıldı. Santilli parçaların çöp torbalarına koyularak Londra’nın çeşitli mekanlarına bırakıldığını söyledi.

Santilli’nin bir başka ilginç açıklaması da kameraman röpörtajı hakkındaydı. Görüntülerde 1947 yılında filmi çeken kameraman olarak gösterilen kişi aslında sokaktan bulup getirdikleri bir adamdı. Çekim Los Angeles’deki bir motel odasında yapıldı. Konuyla hiç bir ilgisi ve bilgisi olmayan şahsa yazılı bir metin verdiler ve kameranmış gibi davranmasını istediler. Yani kısacası UFO gerçeğini ciddi bir şekilde kanıtlamak için yıllarını veren binlerce kişiyle alay edip aptal yerine koydular. Üstelik bu işten maddi çıkar sağlayıp şöhret kazandılar.

Bütün bunlara rağmen Santilli hala yaptığının sahtekarlık olmadığında ısrar ediyor. Dünyaca tanınmiş UFO araştırmacıları örneğin Stanton Freidman ve Philip Mantle bu sahtekarlıktan ve yalanlardan sonra Ray Santilli’nin güvenilirliğini tamamiyle kaybettiği görüşündeler.

Ben ise hiç şaşırmıyorum, böyle bir şeyi bekliyordum zaten. Umarım yakın gelecekte gerçek otopsi filmi ortaya çıkar. Ve umarım bunca zamandır sahte UFO film ve fotoğraflarıyla insanları yanlış yönlendiren diğer gurupların da gerçek yüzü anlaşılır. Bildiğiniz gibi bu alandaki sahtekarlar ciddi ve güvenilir UFO araştırmalarına büyük ölçüde zarar veriyorlar. Bir gurup sadece para kazanmak için bu yola giriyor. Bir diğer gurup ise UFOların gerçekliğini ört bas etmek, UFO araştırmacılarını yıpratmak amacında. Çünkü onlar Dünya Dışı zeki yaşam gerçeğinin ortaya çıkmasını, resmen tanınmasını istemiyorlar.

Roswell otopsi filmi konusunda Ray Santilli’ye inanan pek çok kişi hayal kırıklığına uğradı. UFO karşıtı çevreler ise zafer çığlıkları atıyorlar. Kim bilir belki de Ray Santilli başından beri UFO konusunu yıpratmak için her şeyi kasıtlı olarak yaptı? Ya da birileri onu yönlendirdi? Aradan geçen zamanda beklediğini bulamadı ve sahtekarlığı itiraf etti. Bütün bunlar ilk anda akla gelen olasılıklar. Şimdi yeniden başa dönüp gerçek otopsi filminin ortaya çıkması için harekete geçmek gerekiyor. Ben Roswell kazası hakkında hala aynı görüşteyim. UFO kazası gerçekti. Dahası Roswell’den önce ve sonra da UFO kazaları yaşandı.
Aklımda bir soru daha var; acaba kazada ölen ve yaralı olarak kurtulan uzaylıların geldiği gezegendeki dostları bütün bunlar hakkında ne düşünüyorlar? Dünya ve dünyalılar hakkında görüşleri nedir? Sormak isterdim.